YÖNETİM KURULU 2. BAŞKANIMIZ MURAT ŞANLI`NIN SONSÖZ GAZETESİ`NDEN ESMA ALTIN İLE YAPTIĞI RÖPORTAJI "FİYAT ARTIŞLARI VE GIDA ENFLASYONU KATLANARAK DEVAM EDECEK" https://sonsoz.com.tr/gidamo-2inci-baskani-murat-sanli-fiyat-artislari-ve-gida-enflasyonu-katlanarak-devam-edecek-2/  Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Gıda Mühendisleri Odası (GIDAMO) 2`inci Başkanı Murat Şanlı, gıdadaki fahiş fiyat artışı ve zincir marketlere fahiş fiyat artışlarından dolayı uygulanan denetimler hakkında gazetemize konuk oldu. GIDAMO 2`inci Başkanı Murat Şanlı, son günlerde ülke gündemini meşgul eden ve vatandaşımız için büyük önem arz eden gıda fiyatlarındaki artış ile zincir marketlere fahiş fiyat artışlarından dolayı uygulanan denetimler hakkında gazetemize konuştu. Gıdadaki fiyat artışlarının üretimden tüketime kadar bir zincir halka şeklinde iç içe bağlantılı nedenlerden kaynaklandığını dile getiren Şanlı; "Covid-19 pandemisinde gıda çok önemli bir yer tuttu. İnsanların beslenmesinde ve hayatlarını devam ettirebilmelerinde gıdanın rolü ilaçlardan daha öncelikli. Hem beslenebilmek hem de hastalıklardan korunmak, vücudun direncini artırabilmek için yeterli ve dengeli beslenmeye ihtiyaç var. Bu pandemi sürecinde üretim miktarları olsun, ülkelerin gıda ihracatlarını yapmamaları olsun gıda bir silah haline geldi. Önümüzdeki 50 yıl içerisinde gıda, önemini daha da çok arz ettirecek. Bundan dolayı pandemi süreci de tabi ki fiyat artışlarını tetikledi." dedi. ‘GIDA ÜRÜNLERİNDE BİR TEKELLEŞME SÖZ KONUSU` Öncelikle zincir marketlere yapılan denetimler konusu hakkında açıklamalarda bulunan Şanlı, şunları dile getirdi; "Ülkemizdeki enflasyon sistemi yani enflasyondaki artış maalesef diğer ürünlerde olduğu gibi gıdada da kendini çok yüksek miktarda gösteriyor. Zincir marketlerdeki fahiş fiyat artışlarını denetleme yetkisi Ticaret Bakanlığının görevi. Biz bu firmalar fiyat artışını tamamen yapıyor ya da yapmıyor diyemeyiz. Bunun için denetleme gerekmektedir. Ama oluşturulan sistemin altyapısı bunu yapmaya müsait. Küçük işletmeleri desteklemediğiniz müddetçe, küçük üreticiyi desteklemediğiniz müddetçe, bazı tarım ürünlerini birkaç firma alırsa bunları yapma eğilimleri doğar. Bu geçmişte farklı ürünlerde de yaşandı. Haksız rekabet. Rekabet Kurulu da bunu açıklıyor. Örneğin; şimdi mısır üretimi yapılıyor. Bu mısır üretimini sadece birkaç firma alıyor. Kısacası bir tekelleşme söz konusu. Bunun için denetleme olmalı. Küçük işletmeler, küçük tüccarlar desteklenmelidir." Zincir marketlerdeki fahiş fiyat artışlarında pandemi sürecinin de etkisi olduğuna dikkat çeken Şanlı, sözlerine şöyle devam etti; "Covid-29 pandemisinde gıda çok önemli bir yer tuttu. İnsanların beslenmesinde ve hayatlarını devam ettirebilmelerinde gıdanın rolü ilaçlardan daha öncelikli. Hem beslenebilmek hem de hastalıklardan korunmak, vücudun direncini artırabilmek için yeterli ve dengeli beslenmeye ihtiyaç var. Bu pandemi sürecinde üretim miktarları olsun, ülkelerin gıda ihracatlarını yapmamaları olsun gıda bir silah haline geldi. Önümüzdeki 50 yıl içerisinde gıda, önemini daha da çok arz ettirecek. Bundan dolayı pandemi süreci de tabi ki fiyat artışlarını tetikledi." ‘ADİL BİR GIDA DAĞILIMI YOK` Gıda fiyatlarındaki artışın sadece zincir marketlerdeki fiyat politikalarından kaynaklanmadığını pek çok nedeni olduğunu vurgulayan Şanlı, şunları kaydetti; "Tek neden zincir marketler değil. Buradaki nedenlerin başında uygulanan yanlış politikalar, küresel iklim değişikliği, tarım alanlarının farklı amaçlarla kullanılması, çevre kirliliği ve kooperatifleşmenin önünün açılmaması geliyor. Ülkemizde kırsal kesimden şehre büyük bir göç var. Çünkü vatandaş orada üretemiyor, üretim alanları küçük. Çiftçi yeteri kadar desteklenmiyor. Üretmiş olduğu ürünle kendi ihtiyaçlarını gideremiyor, eğitim sorunları vs. gibi nedenlerle şehre göç ediyorlar. Dolayısıyla kendi hayatlarını devam ettirebilecekleri kadar gıdayı üretirken aynı zamanda da bunu belli bir tüketiciye de sunuyorlardı. Ama bunlar hem üretimden vazgeçtiler, tüketici oldular hem de şehre geldiler, daha çok gıda gereksinimine gerek duyuldu. Ekonomik dengenin bozulması, yanlış politikalar ve kapitalist düzenin getirmiş olduğu maalesef bir takım olumsuzluklar bunu arttırdı." Fiyat artışlarında zincir marketlerin tek neden olmaması bundan dolayı tek çözüm yolunun da bu alanlara denetleme yapılması olmadığını ifade eden Şanlı, uygulanabilecek çözüm yollarına ilişkin önerilerde bulundu ve şunları söyledi; "Yeterli ve dengeli beslenme ve yeterli bir gıdaya, suya ulaşma her bireyin demokratik hakkıdır. Dünya önümüzdeki 30-40 yıl içerisinde 10 milyar civarında bir nüfusa sahip olacak. Dünyada 800 milyon insan kadar aç. Bunun yanı sıra da 1.4 milyar insan da obez. Bu, yeterli ve dengeli beslenme ile üretilen tarımsal ürünlerin, gıdaların 3`te 1`i de israf edilmesinden kaynaklanıyor. Bu nedenle bu israfı aç olan insanlara yönlendirirseniz dünyada açlık diye bir sorun kalmayacak. Bu yetersiz beslenmenin, açlığın tek nedeni de yetersiz gıda değil. Bu kapitalist düzenin getirmiş olduğu bir sorun. Adil bir gıda dağılımı yok. Devletin bazı tarım ürünlerini alıp sübvanse etmesi gerekir. Piyasadaki fiyatı regüle etmesi gerekir. Örneğin; halk ekmek zincirleri. Bunlar olmasa şu anda Türkiye`de ekmek belki de 5 lira olacaktı. Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) yeteri kadar tarım ürünleri almıyor. Devletimiz dışarıdan ithal alıyor. Bu ithal alma sadece geçici bir çözüm. Dışarıdaki çiftçiyi zengin edeceğinize yerli çiftçiye destek olun, üretim artsın, maliyetler düşsün ve bu sorunları hep birlikte çözelim. Kısacası, zincir marketler tek neden olmadığı gibi, buraların de denetlenmesi tek çözüm değildir. Olaya daha geniş bakılmalı, üretimden başlayıp tüketime kadar olan süreçte iyileştirmeler yapılmalıdır." ‘YETKİLENDİRİLMİŞ GIDA MÜHENDİSLERİ İLE DAHA SAĞLIKLI GIDA ÜRETİMİ OLUR` Yetişmiş pek çok gıda, ziraat ve kimya mühendisinin olduğunu ancak kendilerine iş alanı bulamadıklarını belirten Şanlı, mühendislerin istihdam edilerek üretimden tüketime sağlıklı bir sürecin oluşması için önem arz ettiklerine dikkat çekti ve şunları ekledi; "Bu mühendisler, bu ülkeye borçlu. Çünkü ülke kaynakları ile yetiştiler ve ülkelerine hizmet etmeyi kendilerine bir borç biliyorlar. Bu nedenle Tarım ve Orman Bakanlığı`na sunmuş olduğumuz ‘Yetkilendirilmiş Gıda Mühendisleri Proje`miz var. Türkiye`deki gıda işletmelerinin yaklaşık yüzde 80`i küçük işletme. 30 beygir gücünün altında, 10 kişiden az işçi istihdam eden işletmeler. Bunun yanı sıra merdiven altı üretim yapan yerler de var maalesef. Bunun için Tarım ve Orman Bakanlığı ile birlikte Yetkilendirilmiş Gıda Mühendisi Projemiz ışığında gıda mühendislerine yer verilirse hem hijyenik, kaliteli hem ucuz gıda üretilir. Yine ziraat mühendislerimize köylerde bir enstitü gibi görev yapabilecekleri yerler oluşturularak çalışma alanları sağlanabilir. Böylece yerinde, o bölgeye uygun tarım ürünleri, daha ucuz ve daha kaliteli, yüksek verimde ürünler yetiştirilir. Bunu devletimiz sağlamalı. Sadece devlet değil, yerel yönetimler de bunu sağlamalı. Ankara Büyükşehir Belediyesi`nin uygulamış olduğu bir takım tarım politikaları var. Gölbaşı tarafında yeni bir uygulamaya başlandı. Enstitü şeklinde bir yer oluşturdular. Burada üretici bilinçli bir şekilde bilgilendiriliyor, onlara yerel tohum veriliyor ve bu konuda eğitiliyorlar. Yerel yönetimlerin de bu türlü çalışmalara yer vermesi gerekir." ‘FİYAT ARTIŞLARI VE GIDA ENFLASYONU KATLANARAK DEVAM EDECEK` Kış aylarında gıda konusunda vatandaşlarımızı neler beklediğine dair bilgilendirmelerde bulunan Şanlı, şu ifadeleri kullandı; "Bu sene dünyada bir küresel iklim krizi ve kuraklık yaşandı. Dolayısıyla tarımsal ürünlerdeki üretim miktarı çok az. Stoklarımız da az. Onun için enerjiye ve diğer tarım girdilerine, gübreye, yine geçen günlerde sanayide kullanılan doğalgaza yüzde 46 gibi çok yüksek miktarda zam yapıldı. Petrole her gün bir zam geliyor. Dolar ve Euro aldı başını gidiyor. İstanbul`da üretilen ya da Akdeniz`in herhangi bir yerinde üretilen ürün doğuya ya da güneydoğuya gittiği zaman bin kilometre yol gidecek, hiçbir şey olmasa bile bunun nakliyesinden gıdaya yüksek miktarda bir artış sağlanacak. Gıda enflasyonu her geçen gün artıyor ve artacak. Önümüzdeki kar kışta da maalesef tüketicilerimiz olumsuz şeyler bekliyor. Fiyat artışları ve gıda enflasyonu maalesef katlanarak devam edecek." ‘GIDA VE SU ÖNEMLİ BİR SİLAH OLACAK` GIDAMO olarak, bu konularda kamuoyunu bilgilendirdiklerini ve bunun yanı sora sempozyumlar düzenleyerek konu üzerine çalışmalar yaptıklarını kaydeden Şanlı, şunları söyledi; "İlgili bakanlıklarla her zaman ortak çalışmaya varız. Gıda enflasyonu, yeterli ve dengeli beslenme ile ilgili hazırlamış olduğumuz raporları ilgili bakanlıklarımıza sunuyoruz. Yetkilendirilmiş Gıda Mühendisleri Projemiz ile piyasada Tarım Bakanımız ile birlikte çalışmaya hazırız. Hem yeterli gıda hem hijyenik gıda olsun bunlar için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ülkemizde ve dünyada yüzbinlerce insan gıda zehirlenmesi ile karşı karşıya ve bunların büyük bir kısmı da hayatını kaybediyor maalesef. Önümüzdeki 50 yıl içerisinde gıda hem önemli bir araç olacak hem de önemli bir silah olacak. Belki gıda ve su yüzünden 3`üncü dünya savaşı çıkacak. Bu nedenle, bu konuya ciddi önem vermek lazım. küresel iklim değişikliğine karşı, tarım alanlarının korunmasına karşı, meralara sahip çıkılmasına karşı çalışmalar yapılmalıdır. Sadece tarım da değil, hayvancılıkta da aynı durum geçerli. Genç üreticilerin oluşması ve teşviki için çalışmalar yürütülmeli. Şu an üretici çiftçilerin yaş ortalaması maalesef 55`in üzerinde. Kırsaldan kentsele göçün büyük bir oranda yaşandığı şu durumda biz oda olarak bu konulara eğilmek ve bu konularda bilinçlendirmek istiyoruz. Bununla ilgili ilköğretimden başlanarak bir eğitim oluşturulmalıdır. Gıda israfının önlenmesi, yeterli ve dengeli beslenme nasıl olur, gıda israf edilmeden nasıl korunur gibi konular ile ilgili ilköğretimde dersler, eğitimler verilmeli. Bu açıdan Milli Eğitim, Tarım ve Ticaret Bakanlığımız ile ortak çalışmalara ve desteğe her zaman açığız. Şu an 22 bin üyemiz var. Türkiye`de de 50 milyona yakın gıda mühendisi var. Bunlar hem tüketiciye hem ülke menfaatlerine hem de ülke ekonomisine katkıda bulunmak için hazırlar." ‘GIDADAKİ İSRAF ÖNLENİRSE, FİYAT ARTIŞLARI DA ENGELLENEBİLİR` Artan gıda fiyatlarının yanında büyük bir gıda israfının da varlığından söz eden Şanlı, sadece Türkiye`de değil, dünyada büyük bir gıda israfı yaşandığına dikkat çekti. Gıda israfının büyük bir hayati sorun olduğunu vurgulayan Şanlı; "En temel gıdamız ekmek. TMO`nun 2012 yılında yapmış olduğu bir araştırmada Türkiye`de günde 100 milyonunun üzerinde ekmek tüketiliyor. Evsel üretimler buna dahil değil. Bunun maalesef 6 milyondan fazlası bir günde israf ediliyor. Bu 6 milyon ekmekle binlerce okul, binlerce hastane, binlerce kilometre yol yapmak mümkündü. En temel gıda maddesi olan sadece ekmekle bu yapılabilirdi. Bunu sadece parasal açıdan düşünmemek gerekir. O gıdanın, o hale gelinceye kadar üreticinin vermiş olduğu emek, bunun için harcanan enerji, bunun için harcanan su önemlidir. Dünyada ciddi bir su kıtlığı var. Maalesef su kirleniyor, az. Tarımsal sulamada yeryüzündeki suyun yüzde 72-73`ü bilinçsiz bir şekilde kullanılıyor. Çevre kirliliğinden dolayı su kaynakları tüketiliyor. Sadece Türkiye`de değil, dünyada 3`te 1`lik bir gıda israfı var. Yani yüzde 30`u. 100 kilogramlık ürettiğiniz bir gıdanın 30 kilogramı israf edilmiş oluyor ve çöpe gidiyor. Emek gidiyor, para gidiyor. Bunları israf ederken çevreyi de kirletiyorsunuz. Bu yüzde 30`un büyük bir kısmını engellemiş olsanız, bu aç insanları doyurursunuz, gıda fiyatlarındaki artışı engellersiniz. Tarımsal alanla ayrılan topraklar her geçen gün büyümüyor, aksine küçülüyor ve dünya nüfusu sürekli artıyor. Bu nedenle, bunlara sahip çıkmak lazım. Bu da öncelikle eğitimden kaynaklanıyor. Açık büfe dediğimiz sistemin olduğu yerlerde çoğu yemek çöpe gidiyor. Bu ekmekte de öyle. En fazla israfın yapıldığı yerler oteller, yatılı okullar, lokantalar. Bunu yapılan araştırmalar söylüyor." şeklinde konuştu. |