BAKANLIK SADECE DENETLEDİĞİ DEĞİL DENETLEMEDİĞİ GIDA GERÇEĞİYLE DE YÜZLEŞMELİ
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, 2009 yılı denetim raporunu açıkladı. Raporla birlikte, ülkemizde "gıda güvenliği" başlığı altında iki temel sorun dikkat çekmektedir. Kayıtlı gıda üretiminin denetlenmesi ve kayıtlı olmayan gıda üretim yerlerinin denetlenmemesi.
Söz konusu rapora göre; 2009 yılında, Bakanlık içerik ve ambalaj denetimi şeklinde iki ayrı denetim programı yürütmüştür. Yapılan denetimlerde 22.172 gıda örneğinin analiz edilmiştir. Bu konuda dikkat edilmesi gereken nokta, alınan 22.172 numunenin binlerce ürün çeşidi olan gıda sektörü içerisinde kaç tane ürün üzerinde denetimlerin yoğunlaştırıldığıdır. Bakanlık denetim raporunda, genellikle yapılan denetim sayısı üzerinden hareket edilmektedir. Denetim sayılarının bir bakıma önemli olduğu göz önünde bulundurularak, numune alınan örnek sayısının arttırılması ve denetim planlamalarında numune alma ve izlemeye ağırlık verilmesi gerektiği kanaatindeyiz. Ayrıca, risk iletişimi kapsamında, kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi adına, sadece sayısal verilerinin değil, alınan örneklerin temsil ettiği işletmelerin sektörel durumu, laboratuar ve altyapı eksikliği ve saptanan sorunlarla ilgili ne tür bir yol izleneceği bilgisi basın yoluyla kamuoyu ile paylaşılmamıştır. Bakanlık, "tarladan çatala gıda güvenliği" olarak kurgulanan süreci, denetleme ve yaptırım uygulama şeklinde işletmektedir. Oysa, olması gereken, eğitim, izlenebilirlik ve denetim yolu ile halkın güvenli gıdaya ulaşabilirliğinin sağlanmasıdır. Böylelikle, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı‘nın piyasada çok hızlı şekilde yapılan taklit ve tağşişleri zamanında müdahale edebilmesi gerekmektedir.
Bakanlık son günlerde yoğurtta son kullanım tarihini uzatmak için kullanılan madde denetimini yeni yapmaya başlamıştır. Oysa Oda olarak yaptığımız basın açıklamalarında yıllardır bu konuyu dile getiriyoruz. Geç kalınan bu süre içerisinde taklit veya tağşiş yapılarak piyasaya sunulan ve halka tarafından tüketilen ürünlerin sorumluluğu Bakanlığa aittir. Buna benzer durumların yaşanmaması ve eksikliklerin giderilmesi için, Bakanlık meslek odaları ile işbirliği içinde olmalı ve sektör içerisinde hızla gelişen taklit ve tağşiş için acil önlem planı oluşturarak denetim yapısını revize etmelidir.
Bununla birlikte, halkımız et karışımları ile ilgili yeterli şekilde korunamamaktadır. Ürünlerin üzerinde bulunan % et ve % tavuk karışımı olarak adlandırılan ürünlerde akredite olan Bakanlık Laboratuvarları bile miktar analizi yapamamakta ve % 90 dana eti % 10 tavuk eti yazan bir ürünün içerisindeki belirtilen miktarlar kontrol edilememektedir. Sektörde sorunlu bulunan ürün çeşitlerine daha etkin denetimler yapılması gerekmektedir. Oysa Tarım ve Köyişleri Bakanlığı en sorunlu sektörlerden biri olan unlu mamüller sektöründe sorumlu yöneticiliği kaldırarak bu noktada önemli bir hata yapmaktadır. Örneğin Tarım ve Köyişleri Bakanlığı bugüne kadar aldığı pasta numunelerinin kaçının Kodekse uygun olduğunu açıklamalı ve sektörel bazda denetim sonuçlarını halk ile paylaşmalıdır.
Devletin kayıtlı işletme denetimleri ilgili işlevi, bu rapora göre eksik de olsa yansırken, kayıtdışı üretim yerleri ile ilgili sürecin nasıl işlediği bilinmemektedir. Denetim raporunun, sadece kayıtlı üretim yerlerinden alınan örnekleri temsil etmesi, güvenilir gıda üretimi, dolayısıyla halkın sağlığı için yeterli değildir. Arka planda, devletin resmi olarak tanıyıp, denetim ve takibini yapmadığı bir sektörden beslenen halk vardır ve bunun sorumluluğunu, yetkisi çerçevesinde taşıyacak tek kurum Bakanlıktır.
Son olarak Meslek Odalarının yaptığı hiçbir uyarı göz önünde bulundurulmadan ve tüm haklı itirazlara karşın çıkartılan Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu‘nun, 22 inci maddesi uyarınca, 30 Beygir Gücü‘nün altında motor gücüne sahip ve 10 kişiden az işçi çalıştıran gıda işletmelerinde sorumlu yönetici çalıştırma zorunluluğu kaldırılmıştır. Sektörün yaklaşık % 85‘inin, 30 Beygir Gücü‘nün altında motor gücüne sahip olduğu ve yaklaşık 5500 Bakanlık Denetçisiyle (aktif denetçi sayısı daha azdır) gıda güvenliğinin sağlanmaya çalışıldığı ülkemizde, gıda güvenliği ve halk sağlığı için yeni ve zararı henüz belirsiz ciddi bir sürece girilmiştir. Bakanlık, yaptığı denetimlerin değerlendirmesini doğru şekilde yapmadığı, sorumlu yöneticilik uygulamasının kaldırılması sonucu, kendi öz kaynakları yani yetiştirdiği mühendisler ile denetimi sağlamadığı ve hala kayıt dışı üretim için çözüm bulamadığı sürece, yapılan denetimler halkın sağlığını sağlamak için yeterli olmayacaktır.
Gıda güvenliği ve halk sağlığı adına böylesine sağlıksız bir sürecin henüz başında Meslek Odaları olarak bizlere ve kamuoyunun doğru bilinçlendirilmesi adına basına, her zaman olduğundan daha büyük bir sorumluluk ve görev düşmektedir. Bizler, süreci yönlendirecek tüm demokratik haklarımızı kullanarak, bu sorumluluğun ciddiyetinin farkında ve doğru bir duyarlılıkla yaşamı yönlendirirken, basının da bu duyarlılığa sahip çıkmasının zamanıdır.
Basına ve kamuoyuna saygıyla duyurulur.
TMMOB Gıda Mühendisleri Odası
Marmara Bölge Şubesi Yönetim Kurulu