Son yıllarda çokça duyduğumuz fonksiyonel gıdalar ve fonksiyonel beslenme konularından bahsedecek olursak, fonksiyonel beslenme, sağlığımızı iyileştirmeye yönelik bir beslenme anlayışıdır ve bu anlayış, gıdaların yalnızca besin değeri sağlamakla kalmayıp, aynı zamanda vücudumuzda biyolojik etkiler yaratarak belirli sağlık faydaları sunmalarını amaçlar. Örneğin, probiyotikler içeren gıdalar, sindirim sistemimizin düzenli çalışmasına yardımcı olurken, antioksidanlar, hücrelerimizi serbest radikallerden koruyarak yaşlanma sürecini yavaşlatabilir. Omega-3 yağ asitleri, kalp sağlığını desteklerken, bazı vitaminler ve mineraller bağışıklık sistemimizin güçlü kalmasına katkıda bulunur. Fonksiyonel beslenme, sadece hastalıkları önlemekle kalmaz, aynı zamanda sağlık üzerinde iyileştirici bir etki yaratma potansiyeline de sahiptir. Bu nedenle, fonksiyonel gıdalar, belirli hastalıkların risklerini azaltmaya yardımcı olabilir; örneğin, kanser, kalp hastalıkları, diyabet ve sindirim sistemi sorunları gibi durumlarla mücadelede önemli bir rol oynayabilirler. Ayrıca, fonksiyonel beslenme, bireylerin ihtiyaçlarına göre kişiselleştirilebilen bir yaklaşım sunduğundan, sağlıklı yaşam tarzının bir parçası olarak herkes için uygun bir seçenek olabilir. Fonksiyonel beslenme, sağlığı destekleyici gıdaların bilinçli bir şekilde seçilmesi ve günlük hayata entegre edilmesiyle, daha uzun, daha sağlıklı bir yaşam sürmemize yardımcı olabilir.

Bütünsel sağlıktan bahsedecek olursak, tek başına fonksiyonel beslenme anlayışı bunun için yeterli değildir.

Uyku, beslenme, stres yönetimi ve egzersiz dörtlüsü bütünsel sağlık anlayışını birlikte oluşturmaktadır.

Fonksiyonel beslenme biçimini ve bütünsel sağlık kavramını deneyimlemenin yöntemlerinden birisi “Eliminasyon Diyeti”dir. Eliminasyon Diyeti’nde vücutta inflamasyonu artıran bazı gıda gruplarını çıkararak vücuttaki değişimi gözler ve vücudumuz için yararlı olmayan besin gruplarını tanımlayarak günlük diyet düzenimizi buna göre oluşturabiliriz.